20090531

Heveslenmiyorum, heveslenmiyorum, heveslenmiyorum.
Kesinleşmesini çok istemesine rağmen, kesinleşmesini çok istemekle sağlayamayacağınız ve kesinleşmeden heveslenmek istemediğiniz şeyler var ya hani, eğer kesinleşmeden heveslenirseniz hep fos çıkıyor ve bunun acısını yaşamak hayatta görebileceğiniz en büyük hayalkırıklığıdır bence.

20090530

Sadece 19 gün kaldı. 3 hafta. 3.
Birşeyi çok istersen olur derler ya. Yalan. Bir şeye ancak istemediğin zaman sahip olabilirsin çünkü.
Bugün Eddi Reader'ı ne kadar sevdiğimi bir kez daha hatırladım.

20090529

Burçin Sims 2'yi indirmeye çalışırken Sims 3 çıktı.
Moontalk:
küçükhesaplar.com
ekin:
kızolmakböylebişi.com
Seni sabahın köründe havaalanından almak için sabırsızlanıyorum.
http://ffffound.com/image/1c0713b2b6e4c268e04cb3f733566cf013ab915f

korkmaya başladım.

20090528

Ben de tam tersi, Twitter'dan hiç keyif almadım.
Alkışlarla yaşıyorum.
Hayatımda en çok kırmak istemediğim insanı kırıyorum. Ne güzel.
Evimde bir tane bile boş cd olmaması.

20090526

688 uğurlu sayımdır bundan sonra. Bir de 87.
Bugün anneannem bana Bıdık dedi.
Ben Halep'te 70 arşın atlıyorum, bilginize.

20090525

Duygu:
bu sıcakta
gir soğuk duşa
of nasıl iyi gelir
koltukaltına

20090524

Gizliden gizliye, aslında senden nefret ediyorum.

20090523

Amaaan, vazgeçtim.
Hayatta hiç şımarık bir insan olmadım. Ne kadar mutlu olsam da şımarmamaya özen gösterdim. Şimdi size beni kendinizden soğutmanın bir yolunu söyleyeyim;
Bana şımarık biri olduğumu söyleyin.
Sabah erken kalkınca o gün boyunca aklıma gelen yapmam gereken işlerin hepsini unutuyorum.
Bir süredir dışarı çıkarken yanıma kağıt kalem almıyorum. Canım hiç de birşeyler yazmak istemiyordu açıkçası. Ama bugün yeniden çantamda kağıt kalem arayıp bulamayınca eskiye, bir kaç ay öncesine geri döndüğümü farkettim.
Here Comes the Sun:
silivri öss LA ilginç bir yaz dkjfkdjfd

kesinlikle öyle.

20090518

Yolda yürürken aklıma yazacak bir sürü şey geldi, çok heyecanlandım. Ama şimdi hepsi gitti.

20090517

doruk:
ELİF
ACIKTIN MI
Moontalk:
EVET
neden
doruk:
SANDALYE

20090516

Her Triangle dinleyişimde Burçin'in Kuştepe'de dersten çıkmamı bekleyişi aklıma geliyor. Sonra Cevahir'e gidip "hangi restoran nerede" oyunu oynayışımız.
Bir ritüel haline gelmiş olan "facebookta görülen komik videoları özelden gönderme" eylemi beni o kadar mutlu ediyor ki. Ama çok güzel gerçekten.

20090515

Yaklaşık 20 gün önce, İzmir'de bir krep yapma vakasında, tavada kıvrılan krebi elimle düzeltmeye çalışırken "onu bana bırak yeaa" diye tavayı tutup parmağımdan gelen o korkunç yanma sesiyle irkilmiş ve su toplayan, zonklayan parmağımı ESHOT otobüslerinin birinin camından dışarı, rüzgarda soğuması için uzatırken şahsımla nasıl alay edildiğini derinden hissetmiştim.
Bugün o yanığın geçtiğini düşünen ben, ne kadar güçlü ve garip bir yapıştırıcı olduğunu bilmeyen insanın denemek için parmağına japon yapıştırıcısı sürmesi hissiyatını yaşadım. O yara soyulmuş, sol el işaret parmağımda korkunç bir doku bırakmış ve sürekli kendisine "öl" diye emirler yağdırmak zorunda kaldığım bir hale gelmişti.
Havalar muhteşem sıcak. Ama muhteşem. Artık yorganı kaldırmanın zamanı gelmiş.
Değişiklik olsun diye sivilce çıkarıyorum. Çok eğlenceli.

20090514

Daha önce, yazın kış, kışın da yaz gelsin isterim demiştim, mesela şu anda kış gelsin istiyorum. Yok lan o kadar da değil. Ama birkaç güne kadar isteyeceğimden eminim aslında.
Mesela Doruk evleniyormuş, karısı hamile kalıyormuş ve çocuk siyah zeytin olarak çıkıyormuş.
Ya da mesela Doruk ölünce kıçına pamuk değil zeytin sokuyorlarmış.
Normalde çok neşeli bir insanım.
Durmadan Cem Yılmaz izlemenin bir sonu olmalı artık. Bu temennimi nefret ettiğim bir cümle ile yeniden belirtmek istiyorum. Artık Cem Yılmaz izlemek azalarak bitsin.
En azından benim için.
Yok be oğlum, renk açık.
Aylar boyunca afişlerini görmekten bıktığım Depeche Mode konseri olayı sonunda yaklaşıyor diye sevinmişken aldığım iptal haberi, konsere gidemeyecek olduğumdan değil, o afişleri yeniden göreceğim için üzüyor beni.

20090513

En iyi dostumu yeniden buldum. Neredeyse bir senedir hiç görüşmüyorduk. Birbirimizi kaybetmiştik istemeden de olsa. Şimdi bulduk. Evet. Selam Ömer!

20090512

Lütfen artık Scissor Lock dinlerken Mecidiyeköy aklıma gelmesin.
Küpe, piercing falan hiç bana göre değil. Sürekli kaşıyorum, çıkartıp krem sürüp yeniden takıyorum. Sonra yeniden kaşıyorum. Bu bir ritüel halini alana kadar durmayacağım.
Ben artık yatayım. Malum yarın okul yok.
Beni en çok sinirlendiren yazım hatası aslında şudur;

geçen gün geldim,sonra gittim,ve dedim ki kelime ile virgül arasına lütfen boşluk koy,ama inatla koymadı.
"Çalarken uyumayayım, tavanı izleyeyim, sevgiliyi izleyeyim" derken uyuyakaldığımda aslında ben 5. rüyamı görürken çoktan çalmış olan "Traversing Through the Arctic Cold We Search for the Spirit of Yuta"yı duymayıp, her uyanışımda "90 Hour Sleep"in çalıyor olduğunu farketmek ve "ulan yine geçti anasını satayım" diye küfredip uyumaya çalışmak. "Dredg ile uyunur mu" sorusuna naçizane bir cevap.
Bircan için geliyor;
Yeah Yeah Yeahs - No No No.
Kendimi seviyorsam bunun tek nedeni zamanında reks sinemasının önünde arkadaşlarımı beklememiş olmamdır. Ama dikenli bileklik takmıştım itiraf ediyorum.
Gezmeyi çok seven biri olmama rağmen şehirdışı tatilim hiç olmadı benim. Mesela, "hem dayımgiller de var, birkaç gün İsparta'ya gidip geleyim" falan demedim. İsparta'da dayımgillerin olmamasından dolayı değil. Ne içimde öyle bir istek oldu, ne gönderenim, ne de kalacak bir yerim.
Lisede olurdu mesela öyle insanlar, "Ahmet nerede?" "O şehir dışında anneannesinin yanına gitmiş" İçten içe çok kıskanırdım. Yazlık sahibi insanlara duyduğum haset gelirdi aklıma hep.
İşte bu yüzden sürekli İzmir'e gitmek istemek bana çok garip geliyor şu sıralar. Hani sanki bir oyundaymışım da bölüm atladıkça haritada yeni yerler açılıyormuş gibi falan. Dayımgiller.
Çok isteyerek, para biriktirip, her gece rüyanızda görerek sonunda elde ettiğiniz eşyanın bozuk çıkması ve gidip değiştirmeye üşenmeniz. Tüm bu olanlar sizi o konuya karşı bir anda çok isteksiz yapıyor. Misal, Hurley'nin figürünü aldım ve içinden Charlie'nin sesinin bulunduğu kutu çıktı. Değiştirmedim. Artık Lost izlemiyorum.
Hurley'nin "I'm a rockstar" dediğini düşünsene.
Küçükken kakasını yaptıktan sonra annesine "bitti" diye bağırmayan bir çocuk varsa onu facebook'tan eklemek isterim.
MSN'de çok ciddi birşey konuşurken nokta yerine "ç" yazmak evlat acısıdır.
(Bunu yazarken nokta yerine "ç" yazdım yanlışlıkla. Hahayt.) (cidden.) (oha yine.)
Varolan ingilizcemin tüm yaratıcısı Sims adlı muhterem oyun ve efsane ek pakedi makin' magic'dir.
Lisede öğrendiğim en nitelikli bilgi, sıra altına dökülüp 15 gün boyunca temizlenmeyen çikolatalı sütlerin zeytin ezmesi gibi kokuyor oluşudur.
"Daha önce hiç romantik değildim lan ben, ne oldu böyle" falan dediysem zamanında, bilin ki yalan söyledim. Ben oldum olası romantiktim. En çok da "beni seviyor musun" diye sormayı severdim.
Şaka lan şaka, o kadar da ölmedik.
Sabah ter içinde ve uyuşuk bir bacakla kalkmak bütün günün iğrenç geçeceğinin habercisidir.
Aslında gayet iyi yapabildikleri şeyi yapamıyormuş gibi gösterip kaytaran insanları hiç sevmiyorum. Duy bunları Burçin.
Keşke film çeksek.
Biri bana "sen iyi misin" diye sorduğunda üzerimdeki tüm iyilik istemsizce ortadan kalkıyor.
Sinir harbindeyken blog yazdığımda kendimi fazla ergen hissediyorum. Halbuki ergen günlükleri gibi olmuyor yazdıklarım ama yine de bana öyle geliyor işte. Ben sinirliyken bilgisayar başından uzak durmalıyım sanırım.
Bir de mesela istemsizce firefox'u kapamıyor muyum. Şeytan diyor çikolatalı süt iç.
Evde yalnızken hiç küfür etmediğimi farkettim ben. Mesela bugün, gerçekten ağzımdan tek bir argo kelime bile çıkmadı. Demek ki depresyona girip bütün gün uyumam gerekiyormuş.
doruk:
laz askere giderse ne olur
Moontalk:
ne olur
doruk:
LAZER
Doruk kadar yaratıcı olsam başka birşey istemezdim. Sanırım.

20090511

Gathering Pebbles şarkısının dredg'e ait olduğunu söylemeseniz ben Mustafa Sandal zannedecektim uzun bir süre.
I'm still chasing you oouuuouuuv.

20090510

Dünyanın en saçma oluşumunun Myspace olduğunu anlayalı 16 dakika oluyor.

"Subject:
merhaba

Body:
nasılsın sanemciğim biliyomusun cok aptal cıkmışsın ama ynede cok ama cok tatlısın yazmamak mail atmamak elde değil :) "

allah belanı versin desem, garantisi yok, beddua etsem geri döner falan diyorlar.

20090508

Carrefour'da sebze tarttırırken müzik dinlemek, hayatta en çok zevk aldığım eylemdir.
R U O K ?

20090507

Daha az küfür etmeye karar verdim.
Hani her dışarı çıkmadan önce hava durumuna bakan insanlar vardır ya, ben onlardan biri değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Risk almayı severim.

20090506

569803444309640834958346.

20090505

Burçin bi' su getirsene gözünü seveyim.
Stanley hamburgercide çalışan bir.
Tadımızın damağında kalacak.
Aşağıda bir yerlerde "uyku bantlarını kimler kullanıyor çok merak ediyorum" yazmışım. Cevabı Ege'nin incisi İzmir'de buldum. Dilara İlter kıçına uyku gözlüğü takıyor. Gerçekten, yapıyor bunu.
Bir de Duygu ve ben, Cana'ya o kadar çok Burçin'den bahsettik ki, kızcağız Burçin'i bir bok zannetti. Olsa olsa pırt olur lan bok olmaz Burçin'den.
Duygu'nun annesinin "senin erkek arkadaşın... adı neydi, bir kız ismiydi... burcu muyd..... burc..."
demesi beni o kadar neşelendirdi ki Cafe Nero'da One Last Time çalmış olmasına hüzünlenemedim bile.
Kolonyalı mendil bir çok işe yarar.

20090504

Bir isteğim var ama biraz sinirli olduğum için büyük harflerle yazacağım.

LÜTFEN ARTIK FACEBOOKTA FOTOĞRAFLARA "LIKE" YAPMAYIN.

lütfen.
Bari fobilerimiz aynı olmasın, değil mi.

20090503

Dahi anlamındaki -de'leri birleşik yazan insanlardan her gün biraz daha tiksiniyorum.
Bir an düşündüm de, intikam almak istediğim, içimde ukte bırakan hiç kimse yok hayatımda. Zamanında hepsinden intikamımı almış olmamdan dolayı olsa gerek. Soğuk yenen yemek falan.
Ayrıca sanırım hiçbir zaman bloguma bol bol melankolik romantizm içeren kafiyeli sözler, uzun paragraflar ve şiirler yazmayacağım. Çünkü bir yerden sonra "ellerin ve ben, yalnızdık" falan gibi cümleler görmek mide bulandırıcı olmaya başlıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Hayatımda hiçbir zaman iğneleyici şeyler yazmadım. Yazacağımı da sanmıyorum.
Eğer Explosions in the Sky'ı canlı görebilirsem stadyumdan eve dönemeyecek kadar "high" olacağım ve bu beni korkutuyor.
Bu arada "high olmak".

20090502

Bugün canım çok garip bir şekilde, gerçekten Ajdar dinlemek istedi.
Ayrıca her Ajdar dinlediğimde aklıma Burçin geliyor. İstisnasız. Belki koluma kazıdığı telefon numarasının üzerine "Ajdar" yazmış olmasından dolayıdır. Olabilir. non non non non non non non non non non.
Dredg Temmuz'da Türkiye'ye gelirse intihar ederim.
Şimdi düşündüm de adım Burçin olsa ne kadar gülerdik.
8 adet tarihi geçmiş roll filmi 8 liraya almıştım rüyamda. hem de tarihi geçmişti hepsinin. ne güzeldi keşke gerçek olsa. masamda duruyor olsa.

sdfokasdf.
Pilavı sirkeyle yiyen bir adama aşkım demem ben. Aslında ben hiç kimseye aşkım demem, çünkü kendisi iğrenç bir tabirdir. Ama yine de sirkeli pilav olayı beni düşündürüyor.

20090501

Uykusunda masumca, herşeyden habersiz gaz kaçıran insanları çok seviyorum. Ne kadar da huzurlu oluyorlar. Çevrelerine verdikleri rahatsızlık hiç gözlerine batmıyor. Mesela otobüste yanımda oturan kadın.
Marker'ların zeytin ezmesi gibi koktuğu su götürmez bir gerçek.
Otobüsteki aşırı ilgili muavinin diğer muavin arkadaşına "Elif'e tam 3 tane kolonyalı mendil ver" uyarısında bulunmasındaki amacın Burçin'in çıkarlarına yönelik olabileceğini hayal etmiştim de bir anlık.
Bazen su yere öyle hızla çarpar ki, camlar kırıldı zannedersiniz. İşte otobüs kalkmadan 2 saat önce o sesle irkildim ben.
En çok da göbeğine zeytin konulunca çok içten gülen bir sevgilim olduğu için kendimi şanslı sayıyorum.
İzmir'in her derdime deva olması ne iş? Ne bacağımdaki yaralardan eser kaldı, ne bel ağrısı ne öksürük, burun akıntısı. Demek ki havası iyi geldi. Evet evet, havası.
Muse'u yeni keşfeden biri olarak söyleyebilirim ki, iyi ki lisede Muse dinlemiyordum, şayet dinleseydim bokunu çıkaracak ve sıkılacaktım. Şimdi her şarkısını mutlulukla ve "oha bu da güzelmiş lan" diyerek dinliyorum. Bir de itirafım var. Hayatımda hiç Incubus dinlemedim. Kazara bile.